Galatasaray-Fenerbahçe maçını yabancı hakemin yönetmesi

Akçay, HİBYA'ya yaptığı açıklamada, Türkiye'nin bir süredir derbi maçıyla oturup, derbi maçıyla kalktığını anımsattı.

Yaklaşık 50 yıldır futbol camiasının içinde 23 yıl faal hakemlik, 3 dönem Merkez Hakem Kurulu (MHK) üyeliği, Süper Lig gözlemciliği ve mentörlük yaptığını dile getiren Akçay, ''Hiç bu kadar hakem camiasının yerlere düştüğünü görmedim ve yaşamadım. Neden bu kadar yabancı sevdalısı olduğumuzu anlamış değilim. Bu kadar içimi acıtan birşey yaşamadım. Kaba tabiriyle 'bekara hanım boşamak kolaydır' denir, ama ben olsam, bana güvenin olmadığı bir Türkiye'de hakemlik yapmam ve gururumu bu kadar rencide edecek bu mesleği bırakırım.'' ifadesini kullandı.

Akçay, hataların bilinçli olarak yapıldığını düşünen futbol camiasında, bu görevin kesinlikle yapılamayacağını belirterek, şunları söyledi:

''Hataların en büyüğünü yapmış, koskoca Beşiktaş camiasına hata neticesinde, kalesine direkt gol atmış bir hakem olarak, bu camia beni bağrına basmış ve bu kadar sansasyon olmamıştı. Çünkü hakem bir insandır, tabiki hata yapacaktır. Futbolcu da boş kaleye gol atamıyor, bu hatalar hiçbir zaman bilerek, isteyerek yapılacak hatalar değildir. Ben o gol olayından sonra sanki hayatımdan 5 yılımı kaybettim, üzüntüden günlerce yemek dahi yiyemedim. O günlerde çektiğim acıyı ıstırabı Allah kimseye çektirmesin. Suçsuz bir takımın mağduriyetine sebep oldum, bu acı kolay mıdır, ceza olarak da FİFA listesinden de çıkarıldım.''

''Şimdi böylesine bir hata olsa, olacakları siz düşünün'' diyen Akçay, ''Hakem hareket halinde her an hata yapabilir, bir penaltıyı atlıyabilir, faulü yanlış takıma verebilir. Bu hatalardan hemen 'hakem şu takımı tutuyor, bu takıma garezi var' denebilinir mi? 'Hadi yabancı hakem getirelim bu hakemlerle bu lig bitmez' sloganlarıyla nereye gidilir, işte buraya gelinir.'' diye konuştu.

Ahmet Akçay, Türk futbolunun bitirildiğini iddia ederek, sözlerini şöyle tamamladı:

''Bir takımda 9 yabancı oynarsa Türk futbolundan ne beklenir? Şimdi de hakemliği bitirdik. Hadi hep beraber empati yapalım. Bundan sonra hakemlerimiz sağlıklı görev yapabilir mi? Bir baba çocuğuna, 'evladım şu fincanı annene götür, aman dikkatli ol, başka fincanımız yok' diye çocuğunu korkutsa, o çocuk fincanı kırmamak için olağanüstü dikkat sarfederken, ayağını halıya takarak fincanı kırmayayım derken ayağını kırar. İşte Türk hakiminin geldiği nokta. Seyirci olarak da suçumuz yok mu? Maça giderken döner bıçakları ile gidenleri görmedik mi, aynı tribünde iki takım seyircisini oturtabiliyor muyuz? Hatta deplasman seyircini stada almıyoruz, bunları yaşamadık mı? Gözünü sevdiğim 80'li yıllarda her iki takımın seyircisi ayrı formalarla yan yana oturur, biri sevincini yaşarken, diğeri onu alkışlardı. O günlerden bugünlere geldik, Allah sonumuzu hayretsin.''