Dışişleri Bakanı Fidan: Suriye’de yeni bir dönem başlamıştır
Ankara, 9 Aralık (Hibya) - Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, 15. Büyükelçiler Konferansı’nda konuştu.
Tarih: 09 Aralık 2024 12:03:30
Bakan Fidan’ın konuşmasından bazı satır başları şöyle:
“Sayın Cumhurbaşkanımızın çizdiği vizyon doğrultusunda bölgemizin vicdanının sesi olmaya ve çözüm üretmeye yönelik çalışmalarımıza öncelik veriyoruz. Dış politikamızı köklü devlet geleneğimiz ile insani değerlerimiz ışığında yürütüyor, dünyanın her bölgesinde ülkemizin çıkarları ve bekası için çalışıyoruz.
Ülkemizi her alanda daha etkin ve güçlü kılmayı hedefleyen vizyonumuz, siz büyükelçilerimizin değerli katkılarıyla sahada çok şükür ilerlemektedir. 360 derece perspektifiyle izlediğimiz bu politika, Türkiye eksenli, bağımsız ve milli bir nitelik arz etmektedir.
Bugün de uluslararası sistemin içinde bulunduğu krizler ve çatışmalar sarmalında yeni fikirleri ve kavramları, alternatif rotaları, çözüm yollarını dolayısıyla umut ışığını ortaya koyan bir Türk hariciyesiyiz.
Dış politika birçok oyunun aynı anda oynandığı ve daima evrilen bir alandır. Bu itibarla dış politika stratejimizi hayata geçirirken, dış ilişkilerin büründüğü çok paydaşlı, çok katmanlı ve çok disiplinli niteliği de göz önünde bulunduruyoruz.
Bünyelerinde etkin bir eşgüdüm mekanizması sağlayan devletler, uluslararası sistem içerisinde bildiğiniz gibi mukayeseli bir üstünlüğe hemen sahip olmaktadırlar. Bu gerçekten hareketle bütüncül ve kapsayıcı bir strateji izliyor, eşgüdüm görevimiz çerçevesinde dış ilişkilerimizin bütün boyutlarının envanterini titizlikle tutuyoruz.
Krizlere mukabele ederken ortaya çıkan fırsatları da eşzamanlı olarak değerlendirmek, başarılı bir dış politikanın olmazsa olmaz özelliğidir. Bu yöndeki refleks ve kabiliyetlerimizi daha da geliştirmeye önem atfetmekteyiz.
Günümüzde hızla gelişen teknolojiyi çalışmalarımıza yansıtmak, bakanlığımızı daha ileri noktalara taşıyacaktır. Bu noktadaki hassasiyetimizi ilgili arkadaşlar biliyorlar.
Çığır açan teknolojilerdeki gelişmelerin dış politikaya yansımalarını ve bu konuda oluşan uluslararası müktesebatı yakından takip etmekte ve ilgili kurumlarımızla bu konuları değerlendirmekteyiz.
Ülkemize hem siyasi hem de ekonomik alanda yeni ufuklar açacak birçok girişimi eşzamanlı olarak hayata geçirmekteyiz.
Dün Suriye’de yaşanan gelişmeler, bizlere umut ışığı olmuştur. Birleşmiş Milletler başta olmak üzere uluslararası aktörlerin Suriye halkına el uzatıp, kapsayıcı bir yönetimin oluşturulmasına destek vermesini bekliyoruz.
Suriye’de kalıcı çözüm ile barış ve istikrarın ancak ulusal uzlaşı ile sağlanabileceğini en başından beri bildiğiniz gibi söylemekteydik. Ancak bütün gayretlerimize ve kendisine tanınan fırsatlara rağmen rejim, halkıyla barışma yoluna gitmedi.
Bilhassa rejimin, Cumhurbaşkanımızın yaklaşan süreci öngörerek yaptığı çağrılara olumlu yanıt vermemesi, ne kadar haklı olduğumuzu ortaya çıkaran gelişmelerin yaşanmasına sebep oldu.
Gelinen noktada Suriye’de yeni bir dönem başlamıştır. Artık ileriye odaklanmak gerekmektedir. Bundan sonraki süreçte farklı etnik ve dini grupların, kapsayıcı bir yönetim anlayışı ve barış içerisinde yaşadığı bir Suriye’yi arzu ediyoruz.
Komşularıyla iyi ilişkilere sahip olacak, bölgesine barış ve istikrar katacak yeni bir Suriye görmek istiyoruz. Bunun için gereken desteği vermeye hazırız. Bu amaçla bölgesel aktörler başta olmak üzere tüm taraflarla gerekli diyaloğu ve eşgüdümü sürdürmekteyiz.
Türkiye, bundan sonra da Suriye’nin toprak bütünlüğü, siyasi birliği, refah, güvenlik ve istikrarının sağlanması için üzerine düşen her türlü sorumluluğu üstlenmeye devam edecektir.
Suriyelilerin güvenli ve gönüllü geri dönüşlerinin sağlanması ve ülkenin yeniden imarı için çalışmalarımızı sürdüreceğiz.
Zor günlerinde Suriyeli kardeşlerine el uzatmış olan Türkiye, Şam’da açılan yeni sayfada da yanlarında olacaktır. Suriye halkının da bu altın fırsatı iyi değerlendireceğine inanıyoruz.
DEAŞ ve PKK’nın mevcut durumdan fayda sağlamasının önlenmesi, Suriye’yi terörizm için güvenli liman olmaktan çıkartacaktır. Bunun için de her türlü çalışmamıza kararlılıkla devam edeceğiz.
Suriye, bize diplomasinin ne kadar uzun soluklu ve sabır gerektiren bir iş olduğunu bir kez daha göstermiştir. 13 yıldır yılmadan gerek ikili ilişkilerimizde gerekse çoklu platformlarda doğru bildiğimizi savunduk.
Herkes Suriyelileri terk ettiğinde Türkiye, yanlarında durdu. Cumhurbaşkanımızın güçlü iradesi, umudunu kaybeden Suriyeliler için umut ışığı olmaya devam etti. Adaletin, bölgesel barışın ve istikrarın tecellisi için her türlü güçlüğü omuzladık.
Diplomatik hamlelerimizi yaparken, sadece kendi milli güvenliğimiz ve huzurumuz için değil, bölgemiz için huzur ve refah istediğimizi de samimiyetle gösterdik.
Benzer diplomatik yaklaşımımızı güneyde İsrail’in Gazze’de uyguladığı soykırıma karşı da ilk günden itibaren en güçlü şekilde ortaya koyduk.
Bölgesel garantörlük teklifiyle sorunun iki devletli çözüm temelinde olması gerektiğini ilk günden itibaren vurgulayan yine Türkiye oldu.
İsrail ile ticareti durdurduk. Filistin’in uluslararası alanda daha fazla devlet tarafından tanınmasını sağlayan, ayrıca İsrail’e silah satışlarının durdurulması çağrısında bulunan uluslararası girişimlere bu hariciye öncülük etti.
Filistinli kardeşlerimize desteğimizi, insani yardımlarımızla da ülke olarak gösterdik, göstermeye de devam edeceğiz.
Lübnan’daki ateşkesin kalıcı olması ve Gazze’de de ateşkesin sağlanarak nihai çözüme gidilmesi için çalışmalarımıza bütün gayretimizle devam edeceğiz.
Filistin’e desteğimiz 1967 sınırları temelinde bir Filistin Devleti kurulana dek devam edecektir.
Önemli bir diğer diplomasi hamlemizi, Rusya-Ukrayna savaşında gösterdik, göstermeye de devam ediyoruz. Savaşın sona erdirilmesine ve Karadeniz’e seyrüsefer emniyeti sağlanmasına yönelik çabalarımızı aralıksız sürdürmekteyiz.
Bölgemizde refah ve barışın temini için Orta Doğu’dan Kafkasya’ya, Asya’dan Afrika’ya, Avrupa’dan Amerika’ya kadar her coğrafyada ilişkilerimizi geliştirme gayretlerimize aralıksız devam ediyoruz.
Komşumuz Irak ile güvenlik başta olmak üzere muhtelif alanlardaki iş birliğimizi derinleştirmemiz, İran ile ikili ve bölgesel ilişkileri ilerletmemiz, Güney Kafkasya’da barış ve istikrarı sağlamaya yönelik girişimlerimiz, Yunanistan ile ilişkilerimizi pozitif gündem çerçevesinde geliştirmemiz bunların sadece birkaç başarılı örneğidir.
Avrupa Birliği ile tam üyelik perspektifinden ilişkilerimizi ilerletme niyetimiz bakidir. Sürecin dar siyasi hedeflere akamete uğratılmasının herkesten evvel Avrupa Birliği için stratejik kayba yol açtığını her platformda dikkate getirmekteyiz.
Türkiye, ayrıca NATO içindeki stratejik konumunu muhafaza etmeye devam edecektir. Ülkemiz, güçlü ordusu ve her geçen gün gelişen savunma sanayi ekosistemiyle ittifakın imkan ve kabiliyetleriyle caydırıcılığına anlamlı katkılarda bulunmaktadır.
Tabiatıyla güvenlik, refah ve istikrar adaletten ayrı düşünülemez. Daha adil bir dünya düzeni kurulmadan barış, istikrar ve refah sağlamaktan, en azından kalıcı olanından söz edilemez. Mevcut sınamalar karşısında etkisiz kalan çok taraflı sistemin ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin daha adil, kapsayıcı ve temsil niteliğine haiz bir yapıyı kavuşturulması elzemdir.”
Hibya Haber Ajansı