İmamoğlu: Bu dava, siyasi tarihimize sürülmüş kara bir lekedir
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 24. Ceza Dairesi’ne dilekçeyle başvurarak, kamuoyunda ‘ahmak davası’ olarak bilinen ve şu anda istinaf sürecinde bulunan davaya, duruşmalı olarak katılma talebinde bulundu.
Tarih: 03 Ekim 2024 13:37:22
İmamoğlu, dilekçesinde, “Bu cezanın yalnızca şahsımı değil, temsil ettiğim toplumu ve kamu yararını da derinden etkileyecek sonuçları olacaktır. 31 Mart 2024 İstanbul yerel seçimlerinde tercihlerini ortaya koyan 11 milyon seçmenin iradesini geçersiz kılacak olan bu cezaya karşı, mahkemeniz huzurunda doğrudan savunma yapabilmemin, hukuka olduğu kadar, hukukun kaynağı olan milli iradeye de saygının bir gereği olduğuna inanıyorum. Yüz yüze gelebileceğimiz bir duruşmada, bu durumu bizzat ortaya koyma isteğimi takdirlerinize arz ediyorum” talebinde bulundu.
Adliye çıkışında gazetecilere açıklamalarda bulunan İmamoğlu, “Kamuoyunda ‘ahmak davası’ olarak bilinen bu dava, İBB’nin seçilmiş başkanı olarak bana değil, aziz milletimizin iradesine yöneltilmiş açık bir darbe girişimidir. Bu dava, kesinlikle hukuki bir dava değil, siyasi bir davadır. Ve açıkçası belli mahfillerde kurgulanmış, ucuz bir siyasi mühendislik içeren bir projedir. 23 sene önce, ‘yasaklara karşıyız’ diyerek yola çıkan iktidar, İstanbul'da üç seçimdir bükemediği bileği, entrikayla kırabilmenin hesabı kitabı içerisindedir. Oturup, nerede hata yaptığını anlamak yerine, nasıl bir yanlış içerisinde olduğunu anlamak yerine, iktidarlarını sürdürmek için, ne yazık ki yargı dahil her enstrümanı kullanmaktan başka hiçbir yol bulamamışlardır. Demokrasi tarihimizi ve büyük bedellerle elde ettiğimiz kazanımlarımızı hiçe sayan bu dava, siyasi tarihimize sürülmüş ne yazık ki kara bir lekedir” ifadelerini kullandı.
Dilekçesini mahkemeye sunmasının ardından, adliye bahçesinde gazetecilere açıklamalarda bulunan İmamoğlu, şunları söyledi:
“Mahkemeye sunduğum talepte olduğu gibi; seçilmiş bir yöneticinin, görevini yapmaktan ve siyasi faaliyette bulunmaktan yasaklanmasının, evrensel hukuk ölçüleri ve kamu vicdanı karşısında meşru olabilmesinin temel şartlarından birinin, söz konusu yöneticiye kendini bizzat savunma hakkı tanınması olduğunu düşündüğüm için, talebimi az evvel üçüncü kez mahkemeye iletmiş bulunuyorum. Öncelikle, ülke ve dünya gündeminin tarihinin en zorlu süreçlerinden birinden geçtiği bu günlerde, sizlerin karşısına böyle bir konuyla çıkmış olmaktan çok büyük bir ızdırap ve üzüntü duyduğumu da belirtmek isterim. Açıkçası ızdırabın birinci kaynağı, milletimin açlığı ve yoksulluğudur. Dün açıklanan rakamlara göre, ülkemizde açlık sınırı 19 bin 830 lira, yoksulluk sınırı ise 64 bin 595 lira olmuşken; emeklimin ayda 12 bin 500 lira, işçimin 17 bin liraya mahkum edilmiş olmasıdır benim aslında bugünkü ızdırabım. Dört bir yanımızda tarihin en büyük jeopolitik sınamaları yaşanırken, hamaset dışında başka hiçbir şey üretmeyen aciz dış politikadır ızdırabım.”
Hibya Haber Ajansı